15 Mart 2012 Perşembe

Çizgi Romanların Erotik Boyutu

2004 yılında Serüven Çizgi Roman Araştırmaları dergisinde yayınlanan bir yazı…
----------------------------------

Çizgi Romanı ister bir sanat dalı, ister bir tüketim ürünü, isterse her ikisinin bir karışımı olarak görelim erotik bir boyutu olduğunu yadsıyamayız. Bu bazen, yaratıcısının cinsel nabzının bir tür yansıması olarak karşımıza çıkar. Bazense, hikayeye eklenen erotik boyutun amacı piyasaya albenisi olan, "ticari" bir çizgi roman sunmaktır. Ancak her ne sebeple olursa olsun erotizm, tarihi süresince çizgi romana damgasını vurmuştur ve içerdiği tüketime yönelik sanatsal kaygılar sebebiyle araştırmaya değer bir alandır.

Günümüz toplumundaki herşey tüketime yönelik hazırlanıyor ve sanat eserleri de bundan payını almamazlık edemiyor tabii. Çizgi roman, yansıttığı cinsel tercihler ve işlediği fanteziler sayesinde erotizme bakış açımızı belirtir. Dolayısıyla, sosyolojik boyutunu da dikkate alarak, içinde yaşadığımız toplumun cinsel tepki ve saplantılarını kaydeden bir "sanatsal tüketim" ürünü şeklinde ele alınması kaçınılmaz oluyor.

11 Mart 2012 Pazar

Vampirella’nın Yaşamı

 
2004 yılında Serüven Çizgi Roman Araştırmaları dergisinde yayınlanan bir yazı…
----------------------------------

Halk inanışına göre Vampir, kurbanını öldürmeden önce onunla bir oyun oynar. Yaklaşıp koklar, kokusunu hafızasına kaydeder, sonra kısa süreliğine uzaklaşmasına izin verir. Tekrar yaklaşır, tekrar uzaklaşır. Av ile avcı ölümle dans edercesine kendi etraflarında döner durur. Ta ki av yorulup kendini ecelinin dişlerine teslim edene dek. Klasik korku filmlerinde de benzer bir teleturjiye rastlarız. Ne var ki bu filmlerde av ve avcı hep karşı cinstendir ve vampir kurbanının boynunu ısırmadan önce öper, hatta yalar. Kanının emildiğini hisseden kurban acıdan bağırmaz, aksine zevkten kıvranır. Bu gibi sahneler, hiç çıplaklık içermemelerine karşın tamamıyle erotiktir. Kan emmek sevişmenin yerini almıştır. Doyuma ulaşan vampirin gözlerindeki tatmin, orgazmın ta kendisidir.

Erkek vampirlerin egemen olduğu sinemadan farklı olarak çizgi roman, dişi vampirleri tercih etmiştir. Normal kadınlardan hiç eksiği olmayan bu dişi kan emiciler, acıktıklarında en yakındaki insanın hayat suyunu içmek gibi bir huy edinmişlerdir. Ne var ki sırf bedenen değil, aynı zamanda ruhen de insanlara benzerler ve sık sık aşka kurban olurlar. Bu durumda öldürmek için değil, açlıklarını gidermek için aşıklarının boynunu “azıcık” ısırırlar. Ve bu da çok yoğun erotizm içeren bir olgudur. Filmlerdeki egzantrik ve nekrofil vampirlerden bir diğer farkları da çoğunlukla güneşten rahatsız olmamalarıdır. Hatta bronzlaşmaktan da kaçınmazlar. Şehirde gezinir ve hatta alış veriş yaparlar. Fakat gene de dolunayın aydınlattığı karanlık sokaklar ve kimsesiz serseriler onlara daha cazip gelir. İlginç olan şudur ki, erkekler bu yaratıkları normal kadınlardan daha çekici bulur ve onları korumak için gerekirse kendi hayatlarını tehlikeye atarlar. Buna karşılık dişi vampirler de aşık olduklarında erkeklerini gerçekten sever ve onların banka cüzdanlarıyla veya toplumsal konumlarıyla ilgilenmezler. Ve ne de ailevi durumlarıyla! İşte Vampirella’nın başarısının ardındaki sır...